27 Haziran 2015 Cumartesi

Kitap Yorumu: Kürk Mantolu Madonna

Merhaba~! İlk kitap yorumum ile karşınızdayım. Bir kusurum olur ise affola.  Zira acemiyim henüz^^ 


Kitap; Türk edebiyatının çok değerli yazarlarından biri olan Sabahattin Ali’nin, çok değerli eseri olan Kürk Mantolu Madonna. Okumadıysanız eğer, mutlaka bir yerlerden görmüş ve ya duymuşsunuzdur. Çünkü popüler kitaplardan birisi.  Bu ünü hak ediyor mu peki? Kesinlikle!

 Kitabın asıl konusunu Raif Bey’in defterinde yazanlar oluşturuyor. Zaten o defteri okuduğunuz an kitabın diğer kısımlarının pek bir önemi kalmıyor sizin için. Defterde yer alanlar sizi yeterince düşündürüyor zira.

Şayet bu kitabı okuyup da “Yeryüzünde gerçekten Raif Bey gibi biri var mıdır?” diye kendince sorular sormayan yoktur herhalde. Lakin, fikrimce Raif Bey’in Maria Puder’e olan aşkı yeryüzüne yakışmayacak kadar güzeldi:3 Belki yeryüzünde olsaydı, kitaptaki bir kahraman olmazdı. Kitaptaki bir kahraman olduğu için yeryüzünde olamazdı.

 Bunun dışında kitapta insan yaşamına ve karakterine yönelik çok yerinde tespitler vardı.  Okurken sürekli “Aaaa evet, çok haklı” demeniz olası bir durumdur. Şimdi kitaptan çizdiğim yerlerden  birkaç kısım paylaşarak yazıma son vereceğim:

“ Ondan ayrılmanın bana güç geleceğini biliyordum. Fakat bunun bu kadar korkunç, bu kadar acı olacağını tasavvur edememiştim.”

“İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.”

“Dünyada bir tek ona inanmıştım. O kadar çok inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı.”                                 

"Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde ' Bu böyle olmayabilirdi.' düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır."

Bu yazıda, yazar kısaca kitabı mutlaka okuyun, okutun demek istemişti:)
Hoşça kalın~!

NOT: Aslında bu kitap yazarın okuduğum ikinci kitabı. İlk okuduğum Kuyucaklı Yusuf’tu. Kitap hakkında hatırladığım tek şey çok beğendiğim. Ama kitabı genel olarak hatırlayamadığım için tekrar okuyacağım. Çünkü 5 yıl önce okumuştum :D


20 Haziran 2015 Cumartesi

Ben geldim!

 Merhaba~!
Uzun zamandır aklımda olan blog yazma fikrini hayata geçirerek buralara gelmiş bulunmaktayım. Evet, uzun zamandır aklımda çünkü sürekli bahanelerimin arkasına saklanıyordum. Ama bahanelerim beni terkedince artık buralara gelmeliyim diye düşündüm ve geldim.
 Hım… Buraya ne yazacağım? Bunu gerçekten ben de merak ediyorum :D Beylik cümleler kuracağım diye bir iddam yok. Sadece yazacağım. Bunu kendim için yapacağım. Üşengeçliği bırakıp yazmak istiyorum ve umuyorum ki blogger sayesinde yaparım bunu.
 Tam ben bu düşüncelerle volta atıyorken, uzun zamandır uzaktan uzaktan takip ettiğim Nabrut Fıdıllıoğlu’nun çekiliş yaparak Header hediye ettiğini gördüm. Bu benim blog yazma fikrimi hızlandırdı. Teşekkürler Nabrut! Çekiliş konularında çok şanssızımdır ama denemekten bir şey kaybetmem sonunçta^^  Değil mi?
 Çaylak bloggerın ilk postunu okudunuz. Umarım Nunyoca’nın kar küresinden düşen kar tanelerini okurken iyi vakit geçirirsiniz~